İran 21.yüzyılın en azından ilk on yıllık zaman diliminde çok konuşulan ülkelerin arasında yer alacak. Aralık 1991'de Sovyetler Birliği'nin çökmesinin ardından soğuk savaş da fiilen sona ermiş yeni bir dönem başlamıştı. O günlerde henüz soğuk savaşın tüm buzları çözülmemişti. Yeni dönemin ne getireceğini kestirmek zordu. ABD 20. yüzyıldaki en büyük rakibi devre dışı kalınca onun etki sahasını tümüyle kendi doğal alanı olarak görme eğilimine girdi.
Ortadoğu'nun ardından Kafkaslar ve Orta Asya'da da tümüyle ABD'nin dediği olmalıydı.
İran bu sürece karşı duran ülkelerin başında geliyor. ABD Irak'ın ardından bu ülkedeki yönetimi de hangi yöntemle olursa olsun değiştirme arayışında.
Bu kitapta İran'ın devlet yapısından toplumsal dokusuna silahlanma arayışlarından rejimini yayma çabalarına nükleer güce ulaşma çalışmalarından içe dönüklüğü koruma zorlamalarına kadar pek çok konuda hazırlanmış raporlara dayalı bilgiler yer alıyor. Tabii kapalı bir rejimden ne kadar bilgi sızarsa! ABD'nin bu ülkeyi hedef olarak seçmesi ister istemez İran'la ilgili her raporu bilgiyi önemli kılıyor. Kitapta bu bağlamda pek çok bilgi ve buna dayalı yorum var ama ön yargı yok.
Mustafa Balbay