Bireyler kendi eylemlerinden sorumludurlar. Entelektüel yeryüzünde ve kainatta olan biteni gözleyen alıp bitene kritik gözle bakan bireydir. O bakar bir an olsun başını çevirmeden bakar görür ve sürekli eleştirir. Kişinin entelektüel sorumluluğu doğruların söylenmesini yalanların açığa çıkarılmasını zorunlu kılar.
Gelecek kuşakların kaderini belirleyecek olanlar doğruları söylemek zorunda değillerse hatta "küresel adalet" eylemcisi Susan George'un dediği gibi "ciddi değillerse bombardıman uçaklarının burunlarının ötesini görmekten acizlerse" yurttaşlar onların yerine de ciddi olma riskini göze almak zorundadırlar. Entelektüeller içinse bu büsbütün (ipso facto) böyledir.
Dolayısıyla günümüzde entelektüelin "yeni" bir tanımını yapmak gerekli gibi görünüyor: O tüm diğer özelliklerinin yanında gerçekten doğru'dan yana yalana ve "realpolitik" gereği yalanları dile getirmek durumunda olanlara karşı olmak zorundadır da aynı zamanda. Realpolitik'in etik değerlere üstün gelmesine karşı çıkmak zorundadır. Kısacası muhalif olmak zorundadır.
Buna "meşru müdafaa" da diyebiliriz. Bizi bekleyen korkunç depremlere iklim ve atmosfer yıkımlarına bütün o politik ekonomik ve askeri yıkımlara ve bilhassa -Chomsky'nin sözünü ettiği- o nihai yıkıma karşı bir entelektüel meşru müdafaa."
... Küresel ısınma tufanı iklim masalları alışveriş tutkusu Dünya'nın akciğerleri eski bayramlar yeni ve korkunç hastalıklar yokolan hayvan ve bitki türleri olmayan insan ilişkileri günübirliğine New York gen haritası futbol fanatizmi genom haritası masalsız kalan çocuklar Paragon yayı televizyonsuzluk kendini yiyen beyin paradoksu hayata dönüş operasyonu Mernis batan mülteci gemileri kar tatili...
"Akıntıya Kürek" Ömer Madra'dan Dünya'ya ve Türkiye'ye entellektüelce bir bakış net bir tavır.