Özürlülüğün mahiyeti eksiklik duygusu ile pekiştirildiğinde farklı bir boyut kazanır. Bu durumda var olanların değeri mevcut fiziki sosyal zihni ve manevi kapasitelerin önemi ve faydası da tam olarak anlaşılamaz. Özürlülük konusunda böyle olumsuz bir anlam yükleyen bir özürlü mevcut kapasitesinin gelişiminin önüne bizzat kendisi engeller çıkartmış olur. Böyle bir duygu günlük hayat akışının estetiğini ve etkinliğini bozacağı gibi kişisel gelişimi ve başarıyı da zedeler. Hâlbuki özürlülük meselesine farklı bir açıdan bakabilen ve pozitif bir düşünce geliştirilebilen bir çok özürlü sahip oldukları imkânları bir nimet olarak görmüş ve özürlülüklerine rağmen azmederek değişik alanlarda üstün başarılar elde edebilmiştir.Özürlülüğün mutlak anlamda bir engellilik durumu olmadığını kitapta tanıtılan meşhur ortopedik özürlülerin hayat hikayelerinden görmek mümkündür.