Yâsin intiharın eşiğinden farkında olmadan aldığı bir telepatik mesajla dönüyor. Tanıştığı insanlar onu 'Bay Nasıl' lakâplı bilge bir insanla tanıştırıyor. Bay Nasıl ile yaptığı sohbetler Yâsîn'in kendisini ve tüm varoluşu sorgulamasıyla yaşadıkları akıcı ve edebî bir üslupla anlatılıyor. Uzakdoğu felsefesi tasavvuf ve kuantum fiziğini birleştiren bilgilere ulaşması sonucunda 'kendini tanıma' konusunda bir aydınlanma yaşıyor.
"İşte böyle bir an için her dilediğimin gerçekleştiğini hissettim derinliklerde bir yerde. O an ne dilersem anında gerçekleşecekti hatta gerçekleşmekte idi. Bunu fark etmemle içimde hissettiğim büyük bir yangının da bitmesi bir oldu. Meğer ne çok acı çekiyormuşum! Bunu şimdi fark ediyorum."
"Bu yaşam bu gerçek yaşamım kendime arzularımın nereye kaybolduğunu sormamla örtüldü bulanıklaştı ve sıkıcı bir hâle geldi. Bir an önce o sıkıcı adeta beni peşinden sürüklerken süründüren ve her yanımı kanatan arzular gözüme güzel göründü. Onlara tekrar sarıldım ve sarıldığım o halatlarla birlikte yeryüzünün kavurucu sıcağına geri döndüm."