Ömrümüzün "doğum ile ölüm arasındaki kısacık an"ın bir anlamı var mı? İnsanın yeryüzündeki yeri ve işlevi nedir? Yaptığımız herhangi bir şeyin gerçekten önemi var mı?
Samuel Beckett bu yakıcı sorularla baş başa kalmış yapıtlarını "ölmeye yazgılı insan" üzerine inşa etmiştir. "Ne kendisine özgü bir felsefe sistemi oluşturmuş ne de belirli bir felsefe sistemiyle özdeşleşmiştir".
Dolayısıyla "kendisini ele vermemekte başarılı olmuş" bir yazar bir ozandır. Tiyatro alanındaki kuramsal çalışmalar içinde önemli bir yer edinen bu yapıt Prof. Dr. Ayşegül Yüksel'in alçakgönüllü ifadesiyle "Beckett'in sahnede yansıyan dünyasına bir kapı aralamayı hedefliyor..." Bu aralıktan bize yansıyanlardan bir kez daha anlıyoruz ki Godot hiç gelmeyecek.