Modern dünyanın konforlu karmaşası içinde daha fazlasını bilmeye daha fazlasına sahip olmaya ve daha fazlasını yapmaya çabalarken daha da eksildik. Sahip olduklarımız ve başarılarımızın gücü aracılığıyla tanımlanırken kim olduğumuz sorusunu ihmal ettik.
Fakat değişim ufukta! Yeni bir çağa adım atıyoruz ve günümüzde giderek daha fazla insan çağın anlamsızlığını sorguluyor. Olayları olduğu gibi kabul etmek ve süslü ama doyuma ulaştırmayan bir yolu izlemek yerine bazıları DUR demeyi tercih ediyor.
Yaşamın anlamını hiç merak ettiniz mi? Burada ne yaptığınızı? Hayatta olmanın amacını? Ve her şeyden önemlisi kim olduğunuzu? Birçok öğretinin bu sorulara yaklaşımı benzerdir.
Temel çizgi şudur: Ya yaşamda bir amaç yoktur bu durumda temel arzularınızın güdümünde olur ve süre giden acının yanında kısa vadeli zevkleri kabul edersiniz; ya da yaşamda belirli bir amacın olduğuna karar verirsiniz. Bu durumda kısa vadeli kaçış döngüsünü kırar güncel boşluk duygusunu kabul eder ve boşluğu doldurmak için çalışmaya başlarsınız. Eğer seçtiğiniz gerçek iyi değilse gerçeğinizi iyileştirin. Kaçışa sığınmayın çünkü geri geldiğinizde yine aynı şeyle karşılaşacaksınız tekrar ve tekrar...
A.C. Ping bu temelden yola çıkarak yazdığı kitabında bir an durup amacımızın ne olduğunu sorgulamamız ve bu amaca yönelik "yeni bir ben" yaratmamız gerektiğini savunuyor.