karanlıkta dil susarsa
ten konuşur
ten susarsa; yürek konuşur
yürek susarsa sonumuz olur
artık duyduğumuz
dilsiz tensiz yüreksiz benz/siz bir uğultudur
zulmün sesini soluyorsa hala kentler
durmayan bir vebadır süren
aşk zulmün pazarına sürülmüş bir güldür
yalnız vitrinlerle mi fahişeliğe devşirilir
kirden mürekkep bir anaforla
her gün yeniden yeniden ve yeniden
alıp götürülür seviler ve sevinçler