1543'ün baharında Nikolas Kopernik ölüm döşeğinde yatarken meslektaşı olan rahipler ona uzun zamandır beklenen bir paket getirirler: Yıllardır üzerinde çalıştığı kitabın basılı sayfalarıdır bunlar "De Revolutionibus" (Gök Kürelerinin Dönüşleri Üzerine).
Kopernik kitabın olağanüstü etkisinden haberdar olacak kadar yaşamamışsa da ilk kez Dünya'nın yerine Güneş'in evrenin merkezi olduğunu ileri süren kitabı şimdi tüm zamanların en etkileyici bilimsel eserlerinden biri olarak tanınmaktadır. Bir bakıma astrofizikçi Owen Gingerich sayesinde. Bir yanda Arthur Koestler'in Uyurgezerler'de ileri sürdüğü Kopernik'in kitabının basıldığı zaman kimse tarafından okunmadığı iddiası diğer tarafta Gingerich'in 1540'larda Avrupa'nın ileri gelen astronomi öğretmeni tarafından zengin bir biçimde notlandırılmış bir ilk baskıyı Edinburgh'ta keşfetmesi. Bir nüsha böylesine çabuk bir biçimde değerlendirilmişse aynı şey diğer nüshalar için de geçerli olabilir ve belki de bu nüshalar astronomi tarihinde bir dönüm noktasına yeni bir ışık tutabilir diye düşünür Gingerich.
Otuz yıl süren bir araştırmadan ve dünya üzerinde Melbourne'dan Moskova'ya Boston'dan Pekin'e binlerce kilometre yol kat ettikten sonra Gingerich altı yüz kadar De revolutionibus nüshasını incelemesinden edindiği deneyim ve düşüncelerden yararlanarak tamamen benzersiz bir kitap yazmıştır.
Galileo'nun Kepler'in ve yeniden hayata döndürdüğü daha az tanınan birçok diğer astronomun yorumlayıp notlandırdığı kitapları bularak Güneş-merkezli evrenin kabul edilişinin uzun ve zahmetli sürecini aydınlatmıştır. De Revolutionibus"un devrimci olduğu kadar ilham veren bir kitap olduğu sonucuna varmıştır.