Massir ve arkadaşları uzayda kaybolduklarını anladıklarında önce komşu bir gezegene düştüklerini sanırlar. Uzayda kaybolmak zaten başlı başına endişe vericidir. Ancak zamanla ucu bucağı olmayan bir okyanusun karanlıklarında olduklarını dahası anlaşılmaz ve canlı bir labirentin içinde kaybolduklarını fark ederler. Ama bir canavarın içinde hapis olmak ve umutsuzluğa kapılmak Massir'e göre değildir. Canavarı inceleyip dışarısını onun gözüyle görmenin bir yolunu bulup tüm sistemi alt üst etmeye girişir. Kendilerine hiç de misafirperver davranmayan bu cehennemden kurtulmak için yeterince becerikli ve iradeli davranabilecekler midir? Yoksa kemikleri bu geçmiş tapınağında çürüyecek midir? Peki ya kendilerini taklit eden akıllı bir ırkla karşı karşıya geldiklerinde becerileri işe yarayacak mıdır? Fransız bilimkurgu edebiyatının kült yazarı Stefan Wul'un bir solukta okunan romanı Geçmiş Tapınağı özellikle sürpriz sonuyla okuyucuları büyüleyecek.