Kalbi özlem doluydu. Onun zarif endamını narin yüz hatlarını zeka fışkıran menekşe gözlerini hayal etti. Bu Fransız kızında öylesine çekici bir şey vardı ki fakülte koridorlarında tanıştığı kızların hiçbirine benzemiyordu bambaşka biriydi. Biraz düşündü ona karşı hissettiği sımsıcak duygular sakın annesizliğine duyduğu gizli şefkatin ürünü olmasındı? Yoksa yabancı oluşundan mı etkilenmişti? Zihni onu kursta ilk tanıdığı ve hakkında henüz hiçbir şey bilmediği o mutlu güne gitti. Kendi kedine gülümsedi ona ilk görüşte nasıl da kanı kaynamış içini birden nasıl büyük bir coşku kaplamıştı. Hissettiği daha öncekilere benzemeyen çok yeni çok tatlı bir şeydi.
Baktığı her yerde Mari'yi görüyor onu kendine bağlayan sırrın ne olduğunu çözmeye çalışıyordu.