Felsefenin eski Yunan'da başladığı Aristo ile birlikte dünyayı ve evreni mitlerden arınmış rasyonel bir biçimde anlama tarzının zirvesine ulaşıldığı çok tekrar edilen ve bilindik bir anlatımdır. Fakat her nedense Batı'nın köklerinde mistik ve manevi bir geleneğin mevcut olup olmadığı şimdiye kadar incelenmemiştir. Bu kitapta eski Yunan düşüncenin en önemli simalarından ve mantığın esas kurucusu olarak kabul edilen Parmenides ve çevresinden hareketle çok farklı bir düşünce tarihi tasavvuru ortaya koyuluyor. Yazar konusu üzerindeki hakimiyetinin verdiği bir rahatlıkla son derece akıcı uzman olmayan okuyucunun da kolaylıkla meselelere nüfuz edebileceği bir anlatımla Platon ve Aristo'dan sonra unutturulan kurutulan bir damarı keşfediyor.