Rüya Sineması kendisinde bir mutlakiyet zemini vehmetmediği gibi sinemayı yerel sınırlar içinde algılama yanlışına da düşmeden onu hem ulusal hem de evrensel kategoriler içerebilen bir üstdil şeklinde tanımlama girişimidir. Olgusal açıdan rüyayla benzeşliği yanı sıra nefs-kalp ayrımında belirginleşen boyutlarıyla bir yeniden düşünme denemesidir. Bu bakımdan rüya sineması kavramı yerine iman sineması manevi sinema arınmanın sineması ya da irfani sinema tabirlerini de pekâlâ kullanabiliriz. Sinemanın bana uzak anlamlarda tartıştığı bir dünyada Rüya Sineması yorumunu önemserim ve de samimi bulurum. İnsanların sinema üzerine tartışılabilir de olsa saf ve çıkarsız yorumlar yapması beni her zaman sevindirir. Sadık Yalsızuçanlar'ın Rüya Sineması kitabında Said Nursi'nin bir sözü bu çerçevede beni etkiledi.Bir rüyanın ortasında Sadıksın rüya sineması üstüne yazdıklarım yeniden yeniden okuyorum. Sanırım rüya sinemasının -eğer böyle bir deyim yerindeyse- yolları aşktan çileden hizmetten zühdden hülasa manevi arınmadan geçiyor. Rüya sinemasına belki arınmanın sineması da denilebilir.