Dışarıda hızlı ve serin bir rüzgâr esiyor. "Yağmurun habercisi... Dökülen yapraklar rüzgârın her üfleyişinde üç-beş adam boyu yukarıya döne döne savruluyorlar ve aynı figürle aşağıya iniyorlar. Ağaçlar çıplak bedenlerinin titremelerinden çıkan seslerle rüzgârın müziğine vokal yapıyorlar. Oraya buraya uçuşan kuşlar sesleri tükenmiş soğuktan küçücük vücutları kımıldamaz hale gelmiş kendilerini rüzgâra teslim etmişler savrulup duruyorlar. Tabiattaki tüm varlıklar zaman-mekân kavramı içerisinde kendilerini gelişen sürece bırakmışlar.
Oturduğum yerden onları seyrederken kendimi birden yaşlı hissettim. Ya da yaşlı değil ama gençliğimin birdenbire yaşlıya birdenbire gence dönüşerek ikisinin arasında bir seçim yapıyormuş hissediyorum. Buradakilerle aynı genç bedene sahip olmama rağmen bedenlerimizin farklı yerlerde farklı tabiatlarda varolmalarının dışa yansıttığı çelişki şu an burada oturmama neden oluyor. Gençlik neşe eğlence kavramlarını bizzat icra ederek değil de seyrederek elde ediyorum. Bu farkları şehrin herbirimize sağladığı eşit nimetlerle en aza indirmem gerekiyor.