Bir ülkede özgürlükten söz edebilmek için yasaların özgürlükleri güvence altına alması yetmez. Herkesin yasalara uyması da gerekir. Özgürlüğün birinci koşulu budur. Bu nedenle yargıçlar yasa metinleri kendi görüş ve inançlarına ters düşse bile yürürlükteki yazılı hukuku uygulamaktan kaçınamazlar. Özgürlüğün ikinci koşulu ise yargının/yargıcın bağımsızlığı ve yansızlığıdır. Yargı bağımsızlığını gerçekleştirecek temel ölçütler özgürlükçü demokrasinin vazgeçilmez öğeleridir.
İnsan hakları çağında yaşıyoruz. Günümüzde doğuştan haklarla donatılmış insan hak üreten bir odağa da dönüşmüştür. Haklar ve özgürlükler yelpazesi gittikçe genişlemeye başlamış insan insanlığını bu haklarla kanıtlar konuma yükselmiştir.
Toplum içinde yaşayan insan tarih açısından haklar ve özgürlükler adalet hukuk eşitlik gibi evrensel değerleri devletten önce yaratmıştır. Onun için bu değerler devletten bağımsızdırlar. Çünkü devlet toplum yaşamında hukuka göre düzeni sağlayan bir araç-değerdir ve insan içindir.
Eğer yargı bağımsız güvenceli ve yansız değilse hukukun üstünlüğü sağlanamaz demokrasi boş bir slogana dönüşür; tartışma rejimin içinden rejimin üzerine kayar. Etik bir değer olarak bağımsızlık yargıcın üstünlüğünü ayrıcalığını ya da soyluluğunu sağlamak için değildir; hak arama özgürlüğünün vazgeçilemez bir önkoşuludur. Egemen iktidara devlete parasal ve toplumsal güce karşı hak ve özgürlükler ancak böylelikle korunabilir. Demokrasinin alınyazısı ve esenliği bağımsız yansız ve bu nedenlerle de güçlü bir yargıya bağlıdır.
Bağımsız Yargı Özgür Düşünce Sami Selçuk'un onlarca yıla sığdırdığı deneyimlerini ve birikimini sergileyen hukuk yazılarından bir kesittir.