Günlük hayatın küçük ayrıntılarını belki de gerektiğinden fazla önemseyerek sadece yönetim bilimi açısından değil kültürsever bir tavırla "kullandığı Türkçeyi kağıttan esirgemeden" bizlere gösteriyor hatırlatıyor Cin ve Tonik'in aşkını anlatıyor ama Kokorecin damağında bıraktığı tadı da asla es geçmiyor. Yedi Bilge ile sohbet ederken ne Midhat Paşa'yı ne Geronimo'yu ne de Orson Welles'i unutuyor. Münir Nureddin Bey'i dinlerken Strauss'tan da zevk alınabileceğini kanıtlıyor. Farklılıklardan yola çıkarak adeta aşûre lezzetinde sesleniyor bizlere. Belki de bu yüzden yaşıtlarımızca onlardan daha genç olduğu söyleniyor...
Bakalım babamın yuvarlak gözlüklerine bu sefer hayatın hangi köşeleri çarpmış?"
Sîmten Demirkol