İslam'ı seçmiş Danimarkalı bir gazeteci olan yazar 1930'da Fas'tan başlayarak Kuzey Afrika'yı baştanbaşa kendi otomobiliyle kateder. Libya toprakları o sıralar Mussolini'nin lideriğindeki faşist İtalyan işgali altındadır. Araplar bedeviler Senusiler ülkelerini savunmaktan başka suçu olmayan insanlar eski Roma'yı ihya ettiğini zanneden İtalyan subaylar Ömer Muhtar'ın efsanevi hikayeleri her gün tekrar eden haksız idamlar zalimce bir işgalin yol açtığı her türlü olumsuz ve kasvetli olayların ortasında İslamı ve tasavvuf öğretisini en dolaysız ve kasvetli olayların ortasında İslam ve tasavvuf öğretisini en dolaysız en berrak bir biçimde hayatlarına yansıtmak isteyen çöl sakinleri arasından yoluna hiç durmaksızın devam eden yazar bir roman tadında kaleme aldığı bu anılarında vefa ile zulmün diğergamlık ile vahşetin safiyet ile ihtirasın içiçe geçtiği bir dönem ve bir coğrafya hakkında birinci elden bir tanıklık sunuyor bizlere.