Bugün biraz öfkelendiğim ancak pek tatsız diyemeyeceğim bir olay yaşadım deniz kıyısında tatlı ve küçük şeker bir kız gelir saatlerce uğraşıp özenerek kurduğunuz etrafını hendekler hayalî timsah ve okçularla doldurduğunuz hayallerinizin sığınağına dönüşmüş kumdan kaleyi bozar yanlışlıkla kazayla. Öyle sevimli içten ve masum bir gülüşü vardır ki gözünüze o an öyle şeker gibi kırılgan görünür ki o kızcağız hiçbir şey yapamazsınız fazla şeker yemekten dökülmeye yüz tutmuş dişlerinizi sıkarsınız karşınızda dikilen bu masum zarif tertemiz meleği kırmakla emeğin heba oluşuna hayallerin eriyişine karşı isyan arasında hızla kararsızca çarpar küçücük yüreğiniz. Ağlamak gülmek ya da öfkelenmek esrimek o an tüm bu insani tepkiler yok olur. Öylece durur ve bakarsınız sadece. Bakarsınız gözlerdeki tanıdık sizinkine benzeyen çocuksu kırılganlığa. İzlersiniz tek tek ve acımasızca düşen zamanın kum tanelerini.
Noyan AKATLI