Bilgi doğaya damgasını vuran insanın en büyük zenginliğidir. Öyle ki bu zenginlik insan olmanın belki de ilk ham maddesidir... Bu diyalektik nedenle denilebilir ki bilgiye önem veren toplumlar ilerleyen gelişen ve değişen toplumlardır. İlerleyen gelişen değişen toplumlarsa karanlığı aşmış ışığa ulaşmış olduklarından hem üretken hem uygar hem de rahat toplumlardır...
Demek ki insanın belleği gereken bilgisel-öğretisel yapı zenginliğine ulaştığında duyduğumuz o eşsiz melodi yaşamsal nesnel gerçekliğin değişik görünümlerinin giz dolu şiir dolu bir açıklaması oluyor...