Tekin Karabey üç dilin arasına sıkışmış bir kimliğin sancılarını taşıyor. Ama dili Kürtçe.
Türkçeyi sonradan öğreniyor. Ve ekmek kavgasının serüveninde Almanca giriyor yaşamına. Kanımca en az bildiği dil Türkçe.
Doğaldır ki bu donanımla Türkçe yazmak beraberinde sorunlar getiriyor. Dil bilgisi kurallarıyla yaklaştığımızda çokca eleştiri noktası bulabiliriz.
Gel ki kaynağında derin bir hüzün örselenmiş yıllarının lirik seslenmeleri var. Hançeresinde serüveninin ayak izlerinde yürüdükçe bu "doğallık" "seslenen bu derin yaralar..." eleştirilerimizi daha insani bir düzlemde tutmamız gekertiğini anlatıyor.
Ne diyor büyük filozof: "İnsani olan hiçbir şey bana yabancı değildir". Şahsen Tekin'in yazdıklarının üstünü böyle okuyorum. Siz de denemelisiniz.
(Aydın Öztürk)