Birini deli gibi severken onun bir başkasını tutkuyla sevdiğini bilmek kadar öldürücü bir duygu var mı acaba?
Ya da gerçek aşklar hiç ölmez mi?
Suçluyla masum günahla sevap doğruyla yanlış geceyle gündüz iç içe geçti. Duvarlara tırmandıran kıskançlık uykuları kaçıran hırslar.
Evdeki sesler aşkı fısıldıyor dolunaylı gecelerde. Tutkulu bir aşkla delilik arasındaki sınır gittikçe inceliyor.. Ürpertiyor..
"Bir ağaç gibi olacağım. Varlığımı bile hissetmeyeceksin. Öyle sert sessiz duracağım yanı başında. Ama gölgem hep üzerinde olacak. Sen beni sevmesen de senin hayatını güzelleştirmek için yanı başında dikili duracağım. Hep ayakta olacağım içimi kurtlar da kemirse gıkım çıkmayacak. Beni kimse yenemez kimse bükemez bileğimi. Bir tek bu aşk..."