Onca acıya nasıl katlandığımı düşünüyorum. Sevgiyi görüyorum aşkı ve kaybetmenin acısını terk edilmenin insanın yüreğini nasıl kanattığını. Ve ölümü görüyorum. Yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgideyim artık. Yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgideyim artık. Yaşadıklarım var olduğuna inandığım hayallerimden mi yoksa yüreğimdeki ateşi bir anda kora döndüren gerçeklerden mi ibaret? Nasıl yaşamalı hayatı?
Ciddiye mi almalı yoksa ırmaklara gökyüzüne tüm evrene karışırcasına olabildiğine özgür mü yaşamalı? Galiba ben bu güne kadar fazlasıyla ciddiye aldım. Kanserle ilgili okuduğum bütün kitaplarda yazanlar "kanser bana çok şey öğretti" diyordu. Evet bana da çok şey öğretti. Mesela ölümün ve hastalıkların yaşlıların payına düşmediğini hep içimizde olduğunu öğretti. Hayatı paylaştığım sevdiğimin bir gün arkasına bile bakmadan hiçbir açıklamadan yapmadan çıkıp gidebileceğini; bir başkası Sevgi'nin emek olduğunu öğretti kendi yaşamını geride bırakıp bana gelerek.