Bilim üretmede en önemli unsurlardan biri de uygun bilimsel ortamın yaratılmasıdır. Bu ortam donanım kitap dergi gibi maddî olanakların varlığı ve bilimle uğraşan bilim düşünen insanların çokluğudur. Üniversite ya da araştırma kurumlarındaki sürükleyici etki üst bilimsel düzeydeki kişilerle sınırlı kalmamalıdır. Belirli bir bilimsel düzeyin üstündeki bilim adamlarının çokluğu da önem taşımaktadır. Üniversite ve araştırma kurumlarının herkesin bilim ve araştırma ülkenin sorunlarıyla uğraştığı bilim adamlarından oluşturulmasına çalışılmalı ve bu yönde gerekli düzenleme ve özendiricilik sağlanarak dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bireylerin potansiyellerinin tam olarak kullanılması güçlü ve uygun toplum yapısına bağlıdır. Bunun bilimsel ortamda sağlanmasıyla çeşitli alanlar arası etkileşimlerle tam ve çok yönlü bilgi üretimi ve ülkeye yansıtılması daha kolay olacaktır. Bu yüzden akademik ve araştırıcı kadrolaşmada gerekli seçicilik gösterilmelidir.
Dışa açılma ve dünya ile bütünleşme bilimin vazgeçilmez özelliğidir. Bilimde uluslararası boyutu yakalayamayan toplumlar bilim ve teknoloji üretmede geri kalacağı gibi üretilenleri takip etmede zorluk çekecektir. Uluslararası boyut bilimsel kaliteyi ve yarışabilirliği sağlar öncelikli ve yararlı alanları doğal yapısı içinde belirler. Özetle temel eğitim bilimsel ortam ve uluslararası ilişkilere bağladığım bilimsel kapasitenin gelişimi için yapılması gerekenler birçok kurum ve bilim adamlarınca çeşitli toplantılarda dile getirilmiştir.
Halk dilinde plâstikler olarak bilinen polimerler 21. yüzyıla elektronik iletişim ve biyoteknoloji ile birlikte damgasını vuracak öncelikli alanlardan birisidir. Son yıllarda bütün ülkeler araştırma ve endüstrilerinin önemli bir kısmını bu alana kaydırmaktadırlar. Örneğin gelişmiş ülkeler sınıfına girme çabasındaki Kore'nin 1993 verileriyle polimer ile ilgili endüstrideki araştırma ve gelişme laboratuarı sayısı 300 araştırıcı sayısı 6200 dür. 1980'li yılların başında gerçekleştirilen bu yönelişin Kore'nin teknoloji üretimine ve gelişimine katkısını hep birlikte gözlemekteyiz. (1994 TÜBİTAK Bilim Ödülü Konuşması)