İnsanı insan yapan özelliklerin başında merak etmesi ve bu merakını sistematik bir çabayla gidermeye çalışması gelmektedir. İnsanın merak ettiği belki de çözümü üzerinde en çok kafa yorduğu ve birbirinden oldukça farklı cevaplar ileri sürdüğü konuların başında ruh ölüm ve ötesi bulunmaktadır.
Tarih boyunca insanın yapısı ele alınırken en çok kabul gören yaklaşımlardan birisi de onun sadece maddeden ibaret olan bir varlık olmaktan ziyade bio-psişik bir yöne sahip olduğunun kabul edilmesidir. Ruh-madde ya da ruh-beden ayrılığının kabul edilmesi beraberinde birçok sorunun da çözümünü zorunlu kılmaktadır. Çok erken dönemlerden beri bu konuya ilişkin olarak ele alınan problemlerin çözümü noktasında birçok dinî ve felsefî cevap geliştirilmekle birlikte bütünüyle tatmin edici bir yaklaşımın ortaya konması mümkün olamamıştır.
Ağırlıklı olarak dogmatik cevapların kabul gördüğü bu tartışma alanında esas itibariyle dogmatik cevapları benimsemekle birlikte kimi düşünürlerin rasyonel cevap arayışlarından uzak kalamadığı da bir gerçektir. Bu düşünürlerden birisi de Gazâlî'dir. O İslâm dininin temel öngörülerini ve kabullerini merkezî bir konumda tutmak kaydıyla rasyonel değerlendirmeler yaparak ve kimi konularda da dinin temel yaklaşımlarına karşıt olarak gördüğü görüşleri eleştirerek sorunu çözmeye çalışmıştır.
Bu çalışma genel anlamda ruh ölüm ve ötesini; özelde ise Gazâlî'nin bu konulara ilişkin değerlendirmelerini inceleyen bir muhtevaya sahiptir.