Oniki Ada yeni nesiller tarafından hemen hemen tanınmayan bilinmeyen yakın tarihimize ait dramatik kayıplar zincirinin çok önemli bir halkasıdır. Unutmak tarihe ve gelecek zamanlara kötülüktür. Köklü milletler zaman ve mekân muhasebesi yapar kendisiyle hesaplaşırlar. Bu eser bir yüzleşme ve hesaplaşma başlangıcıdır.
Oniki Ada ismi verilen Osmanlı mirası adalardaki Türk eserlerinin ihtiyacı olan acil bakım ve onarımlarına izin verilmemektedir. Böylece adalardaki Türk eserleri zamanın tahribatına bırakılmış durumdadır. Osmanlı Türkleri tarafından yaptırılan camiler medreseler çeşmeler ve diğer sanat eserleri birer birer yok olmaktadır. Oysa bunlar adaların yakın döneminin tapularıdır. İstenilen bu "tapu"ların ortadan kaldırılması ve buralardaki Türk izlerinin hafızalardan silinmesidir. Türkler bugün bu adalarda bir avuç azınlık haline düşürülmüşlerdir. İşin en acı taraflarından biri de kendilerine azınlık muamelesi bile yapılmamaktadır.
Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinin başarıyla sonuçlanması için Kıbrıs ve Ege Denizi ile ilgili meseleleri halletmesinin bir mecburiyet olduğu açıktır. Yunanistan Ege Denizinde Türkiye ile ilgili problemlerini AB çerçevesine taşıyarak hem hareket alanını genişletmiş hem de Türkiye'yi hiç de gerekli olmayan birçok yükümlülüklerin içine çekmiştir. Öyle görünmektedir ki Türkiye gelecekte AB üyeliği karşılığında Ege Denizi'ndeki egemenlik haklarından ve milli çıkarlarından taviz vermek durumunda kalacaktır. Son 3-4 yıldır Kıbrıs konusunda yaşananlar hatırlanırsa benzer tavizlerin yakın bir zamanda Ege adaları ve bunların ortaya çıkardığı problemlerde de görülebileceği endişesi yaygındır.