Avrupalı ex-emperyal ülkelerin 1915-1918 yılları arasında uygulamaya çalıştıkları eski projeler de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Türkiye coğrafyasına hakim olma projeleri yıllar sonra bu sefer safhalar halinde uygulama alanına konulmaktadır. İlk safha AB normlarını koşulsuz olarak kabullenmek batının merkantalist faaliyetlerine müsaade etmektir.
İkinci safha ise daha da ürkütücüdür yok edici bir tehdittir. Türkiye parçalanmalıdır. Nüfus alanlarına bölünmelidir. İşe yarayan parçaları AB'ye Türkiye adı haricinde herhangi bir isimle alınmalı geriye kalanlar sömürülmeli ve kendi kendine yok olmaya mahkum bırakılmalıdır. Bu bir yok etme projesidir. Yıllar içerisinde kültürel siyasi ve ekonomik iş birliği kandırmacası entagrasyon maskesi ile ana projenin alt yapısı hazırlanmıştır.
1944 yılında Mackinder'in Kara Hakimiyet Teorisine karşı Spykman gerçek potansiyel hakim gücün Batı Avrupa- Türkiye- Irak- Pakistan- Afganistan- Hindistan- Çin-Kore- Doğu Sibirya'dan oluşan Kenar Kuşak (Rimland) Hattında olduğunu iddia ederek bu hatta hakim olan gücün dünyaya hakim olacağı teorisini geliştirmiş ve Kenar Kuşak Hakimiyetinin önemini "Kenar Kuşağa Egemen Olan Avrasya'ya Hakim Olur Avrasya'ya Hakim Olan ise Dünyaya Hakim Olur."