Bir şey olmalıydı bu gerçekdışı geceye yakışan bir şey. Odasına girdiği anda da oldu bu. Işık yanmıyordu yalnızca perdenin aralığından süzülen ayışığı mavi mavi ışıldıyordu.Orada biri oturuyordu. Çalışma masasında. Lucinda'nın hapşırmasıyla başını geriye çevirdi. Kocaman açılmış gözlerle bir süre birbirlerine baktılar. Masadaki figürün yüzü gerçek bir yüz değildi. İki gözü olan büyük oval mavi bir bir düğmeydi bu yüz.Sensin...diye mırıldandı Lucinda.Düğme yüzlü figür başını salladı. Güzel bahçıvan kadın dedi çok doğal bir şey söylermişcesine. Geleceğimi biliyordun. Lucinda için ressam Max Ernst'in resimleri arasında geçecek serüven dolu bir yolculuk başlamıştı artık. Yol uzun ve tehlikeliydi çoktandır kayıp olan bir resmin bulunması da bu oyunun bir parçasıydı.