Bir manifesto niteliğindeki "durum analizi" sayılabilecekbu eser; evrensel bir medeniyetin ve kadim bir kültürün hal-i pür mealini tarihsel arka planında yatan bilimsel ve felsefi işaret taşlarını netleştirerek açıklıyor.
Bilimperestliği ve sahte bilimi masa üzerine yatırırken orjinal kritiğini çok farklı disiplinlerden taşıyarak değil20 yüzyılda ortaya atılan yen bilimsel teorilerin ve felsefi yaklaşımların sonuçlarından yararlanarak oluşturuluyor. Bilimperestliğin aslında "kollektif şuur dışında" yatan avrupaperestliğin acıncak bir görüntüsü olduğunu belirten yazar Avrupa ve özellikle Fransa'nın etkisinde kalan Türk Çağdaşlaşma ve Batılaşma (belki de Batılaştırma) önderleri Jön Türklerin sahip oldukları zihin yapısını ve entelektüel yönelimlerini gözler önüne seriyor.
Ülkemizde hayatın her alanında kök salan sahte bilimin ve jakoben tutumun önemle irdelenmesi cesurca sorgulanması gerekmektedir. Bu eser bu yönde reçeteler yerine açıldığında ve ortaya koyulduğunda kimine göre "Pandora'nın kutusu" sayılabilecek fikirler silsilesini içermektedir.