Üzüm kokan kızlarıyla
Sonra Selçuk göğünde yıldızlarıyla
Giriyordu gecesine denizin.
Gelmiş çağlardan gelecek çağlara
Ankara dayanıyordu.
Direnişi bu dizelerle benliğimize katmıştı Ceyhun Atuf Kansu. Ankara da dayanmış ve Cumhuriyetle birlikte yeniden doğarak salkım çiçekli akasyalar sevgi dolu çocuklar edinmişti; hiçbir şeyden korkmadan; hiç kimseye öykünmeden ve muhtaç olmadan yaşamayı ilke edinen erdemli gençler için bağımsızlık alanları edinmişti. Yepyeni bir kültür yoğruluyordu her köşesinde...
Derken onlar geldiler usulca; öçlerini aldılar: Önce akasyaları kestiler sonra gururlarını kırdılar çocukların; çağdaşlığın anılarını bulvarlarda çukurlara gömdüler; sanatçıların izlerini sildiler; esnafın hünerli ellerini budadılar ve Başkenti demir parmaklıklarla parçaladılar.
Işık Kansu sezmişti vurgun yiyen Ankara ile birlikte Cumhuriyet onurunun ve erdeminin de yıkılacağını... Akasyalı sokaklarda yıllarca yaşayanları yaşananları yazdı insan duyarlılığıyla.
Aynı duyarlılıkla Diyarbakır'a 'şad' akmayan insanlarımızın öykülerini Ankara'ya taşıdı; belki de o eski günlerdeki gibi birlik oluruz da; Akasyalı Sokaklara döner; 'Yiğitleriyle bir ulusun özü Serüvenleriyle yaşamanın özü Öğretmenleriyle bir ülkünün özü halk aydınlarıyla bir devrimin özü' diyen sese bir kez daha kulak veririz diye.
Sevgilerle ışıltılarla umutlarla ve hüzünle yoğrulmuş belgesel-anı-öykü...
Mustafa Yıldırım