Bu incelemede yer alan mai ve siyah'ta Ahmet Cemil hayalin mavisiyle gerçeğin siyahını hayalleriyle gerçekleri barışık ve bağdaşlık tutmanın trajedisini yaşar;
Kiralık Konak'ta Hakki Celis geçmişin sağlam değerleriyle geleceğin özünü oluşturmak ister;
Roman'da Falih Rıfkı Anadolu'nun taşını toprağını milli kültürle yoğurmak ister;
Sinekli Bakkal'da Halide Edip Doğu-Batı sentezinin oluşturulmasında milli kültürün tayin ediciliğini vurgular;
Madame Bovary'de geröeklerin yıktığı idealler bir trajedi doğurur;
Bulantı'da Sartre insanının kenini ve çevresinin gerçekleştiğini aşabileceğini savunur; onun insanı sınırlı fakat sorumludur;
Suç ve Ceza'da Raskolnikov varlığını inkar ettiği ebedi alemin düzenini ihlal eder ve hesaba katmadığı güçlere yenik düşer;
Diriliş'te Tolstoy'un Nehludov'u insanın kurtuluşunu ilahi kanunların yardımıyla bir yeryüzü cenneti kurmakta bulur;
Güneş de Doğar'da Hemingway; insan hayatını destani bir mücadele olarak görür bu mücadelede zaferin aklın bedeni ve ışığın karanlık güçleri yanmesiyle kazanılabileceğini vurgular;
Ayı'da Faulkner da Dostoyeski gibi 'tanrı yoksa herşey mübahtır'der;
Portre'de Stephen 'Hoş geldin hayat! Milyonlarca kere tecrübenin kazandıracağı gerçekle buluşmaya gidiyorum. Amacım ruhumun dökümhanesinde insanlığın vicdani değerini yeniden yaratmaktır'der;
Tonio Kröger'de Thomas Mann Tonio'nun ruhunda bütünlüğe eriştikten sonra tabiat toplum ve evrenle bütünleşmesini ifade eder.