Yirminci yüzyılda çok şey yitirdi insanlık. Önümüzdeki yüzyıl beşeri olanla olmayanın sorgulanması kaçınılmazdır. Kafalarımızı sanal gerçeklik başlığına teslim edip herşeye kapanacak mıyız? Yoksa köklü geçmişimizden de kuvvet alarak yeni çıkış yolları mı arayacağız? Yirmibirinci yüzyılın eşğinde modern insan kafasıyla yüreğini bağdaştırabilir mi? Muhterem Yüceyılmaz ikinci kitabı olan "Haliç hikâyeleri"nde yine beşeri olanı araştırıyor. Bu kitapta yer alan onyedi hikâydee aziz hikâyeseverler yalnızca hayatı bulacaklardır gölgesini değil.