Ne yazık ki yüzyıllara dayanan önyargılar ve önyargılı değerlendirmeler tarihin doğru ve kendi gerçekliği içerisinde algılanmasını önlemektedir. Özellikle 16. yüzyıl öncesi söz konusu olduğunda Batı kaynaklarıyla Osmanlı kaynaklan arasındaki birbiriyle çelişik değerlendirme ve bilgilere rastlanmaktadır. Üstelik her ikisi de yetersizdir. Bunlar günümüz tarihçisinin çalışmasını nesnel bir çizgi üzerinde yürütmesini önemli ölçüde engellemektedir.
Bu kitabın konusu olan II. Mehmed ve çağı ele alınmak gerektiğinde Osmanlı vakayinamecilerinin çok sonraları kaleme aldıkları birbiriyle örtüşmeyen anlatılarıyla (ki bazı 'istisna'lar dışında bunlar Osmanlı'yı eylemlerini ve padişahları yüceltmekten geri kalmazlar) ve günümüze kalan pek az sayıdaki belgeyle yetinmek durumunda kalınmaktadır. Batı kaynaklan ise Osmanlı'nın "Hıristiyan dünyasını istila etmesinin" hıncının buna karşı oluşan "Haçlı ruhu"nun yönlendirmesiyle yazıldığından oldukça taraflıdır. Bizdeki tarih kitaplarında tanık olduğumuz yenilgileri gizleme başarısızlıkları geçiştirme gerçekleri örtbas etmeye çalışarak sudan nedenler ileri sürme tutumu başka bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Birçok Osmanlı padişahının annesi gibi Mehmed'in annesinin de bir "köle" olduğu yolundaki görüşleri geniş bir kesim annesinin gayrimüslim olmasını padişaha hakaret gibi alıp şiddetle ve nefretle kınarlar. Osmanlı sultanlarından birçoğunun kusurları eksiklikleri ve yanlışları rahatça ortaya konulabilirken ikisi üçünün dokunulmaz kılındığına "tabu"laştırıldığına tanık olunur. Bunun anlaşılabilir (ama haklı sayılamayacak) nedenleri olabilirse de nesnel tarih açısından bakıldığında çağdışı bir duyarlık olduğunu belirtmek zorundayız. Tarih olaylarını ve kişilerini yaşadıkları / yaşandığı çağın koşullan içerisinde değerlendirmeyip "tarihperest" olursak çağımıza yabancılaşırız.