Şansızlıkların yoklukların savaşların sefalet ve cehaletin geri dönülmez bir yola ittiği milyonlarca insandan sadece biriydi o. Yaşadıklarını kaderin bir gerçeği olarak gördü yaşayamadıklarını da ka-derin yaşatmadıkları olarak...
"Yüzyıllardır onlarca büyük cephede savaşan ecdadımızın içinden çok azı yaşadıklarını yaza-bilmiş ve diğer nesillere aksettirebilmiştir. Bu okuyacağınız gerçekler de tesadüf olarak karşılıklı konuşabildiğim ve anlattıklarına şahit olduğum bir kişinin kendi başından geçenleri anlatması ve ko-mutanının yazılı belgelerini kullanarak benim anlattığım olayları aydınlatmasıdır."
Bu günün nesillerinin kıymetini bilmedikleri hiç-bir gayret göstermedikleri en basit değerler o gün-lerde ulaşılması en zor olanlardı. Bir kaşık çorba bir maşrapa sıcak su ayağa giyilebilecek bir ço-rap bir dilim ekmek...
Onların yaşadıkları gerçekler; bugünkü insanların öğrenmesi gereken mutluluğun özgürlüğün ve ha-yatı anlayabilmenin en büyük dersi olacaktır.
Hicaz'dan Gelibolu'ya; Halil Akaba'nın emir subayı Mustafa Tevfik'in Hicaz'dan Çanakka-le'ye oradan Kurtuluş Savaşı'na ve oradan da yurtdışına yapmak zorunda kaldığı mecburi ve buruk yolculuğun hazin öyküsüdür...