Bu çalışmada; İslam düşüncesinin en genel anlamıyla iki ana eğilimini teşkil eden re'y ve hadis ekollerinden birisi olan "ehl-i hadis" damarının oluşum süreci ekolleşmesi ve temel dinamikleri ele alınarak incelenmektedir. Ekolleşme sürecinde ortaya çıkan bir anlama tutumunu diğer bir deyişle bir zihniyeti temsil eden ehl-i hadis "İslam'ın genel olarak kitap sünnet ve selefin sözlerinden hareketle anlaşılması gerektiğini kişisel re'y ve bir takım aklî çıkarımlara mecbur kalınmadıkça başvurulamayacağını; yöntem olarak nasçı ve literalist bir tutum benimseyenlerin ortak adı" şeklinde tanımlanmaktadır. Kendisini tarihsel bir zorunluluk olarak dayatmaya başlayan ve kapsamlı bir kültürel yapıya dönüştürme çabasında bulunan sözkonusu ekol içinde bulunmuş olduğu çağın düşünsel ve entellektüel ortamına etki etmiş ve bu etki günümüze kadar sürüp gelmiştir.
Ehl-i hadisi anlatan bu eser okuyucuyu akıl-nakil tartışmalarına götürmektedir. Bilindiği gibi bu tartışmalar islâmî düşünce tarihinde güncellik vasfını hiç yitirmeyen hususlardan birisidir. Kur'an ve sünnetin anlaşılması ve yorumlanması bağlamında biçimlenen bu tartışmaların sonucunda biri lafızcı diğeri de yorumcu olmak üzere iki eğilim ortaya çıkmıştır. Lafızcı yaklaşımı temsil eden eğilim nasların lafzî/literal anlamlarına tutunan nasların açık bıraktığı noktalarda fikir yürütmeyen ve klasik hâle gelmiş olan "bilmiyorum" mantığını sergileyen bir anlayıştır. Bu damarın en geniş anlamıyla ehl-i hadis tarafından temsil edildiğini ifade etmek bu çalışma çerçevesinde daha da bir anlam kazanacaktır. Muhtemelen okuyucu;
ehl-i hadis hareketinin amacı nedir?
bu hareketin oluş ve gelişiminin tarihsel/kültürel etkenleri veya teorik yapısı nedir?
ortaya çıkan bu hareketin beslendiği kaynaklar nelerdir?
ehl-i hadis düşünce yapısı problemlerin çözümünde nasıl bir yöntem izlemektedir?
gibi soruların cevaplarının da arandığı bu kitap sayesinde sözü geçen köklü tartışmanın geleneğimizdeki izlerini sürerek İslam düşüncesinin temel eğilimlerini daha iyi kavrayabilecektir.