Bu şal yaşamın adı mıydı yoksa solan bir yaprağın son nefesi miydi? Ellerimde duruyordu... Dünyada insanların aradığı tek şeyin sevgi olduğunu bilmeyen mi vardı? Yaşamlar özgürlükle yetinebilir miydi? Hiç şüphesiz içine sevgi de ekilmesi gerekmiyor muydu? Kahretsin duman etmişti beni nereden tanıştım diye hayıfladım kendi kendime. Yerimden kalktım bir bir eşyalarımı bavula doldurdum. Geriye ne kalmıştı koyamadığım benliğim mi? Yanlızlığım mı? Yoksa o şal mı? Öylece kalakaldım... Gözlerim dayanamadı yüreğime yediğim balyoz gibi yumruğa dayanamadı... Yaşardı gözlerim yağmurun yüze vurduğu gibi yanaklarımdan dökülüverdi damlalar... Eğildim aldım elime İspanya'dan son yalnızlığı bir güzel katladım bavulumun bir köşesine yerleştirdim. Kime getirdin diye sorarlarsa ne cavap verecektim? Yanlızlığıma getirdim diyecektim hiç şüphesiz... Varsın anlamasınlar yine garip davranıyor desinler umrumda bile olmazdı...