Cıngı'nın Gezipduru adını verdiği bu kitabını gezi edebiyatımızın çok ilginç bir yapıtı olarak kaydediyorum...
Kimdir bu adam? Niçin gezer? Nedir yolculuğa çıkmak? Bir reddediş midir bir isyan mıdır insanın içi sıra gezdirdiği bir yalnızlık duygusunu çoğaltması mıdır? Bir heyecan arayışı mıdır yitip gitmek arzusu mudur?Her arayışta olduğu gibi insanın kendisini başka mekânlarda yüzlerde gerçekliklerde bulmak kaygısı mıdır?...
Kısacası şu ki gezi edebiyatı büyük edebiyatın çok önemli bir parçasıdır. Her şeyden önce ortada onu meydana getiren kalemin sahibi olan kişinin çoğulluğu durmaktadır ve iyi edebiyat daima çoğul bir şeydir.
Gezi sınır denen ve belki de insanoğlunun en büyük dramını oluşturan kısıtlamaya açılmış bir savaştır her şey bir tarafa.
Sınırımızın kendimiz olmadığını bize benzeyen ve benzemeyenlerle birlikte bizim ötemizde bir dünyanın bulunduğunu o dünyanın zengin bir şey olduğunu anlatır bize. Sınır ise kısıtlayıcıdır tüketicidir.
Evet buradaki dramatik olgu sınır. Bütün değindiğim şeyler aslında sınırla yaşanmış bir çatışma. Sınırın kısıtlamasına karşın gezi özgürlüğün bayrağını taşımak. Onu insanın içinde duyması.
Aydın Cıngı'nın kitabı diğer onca tadının ve verimin dışında benim için öncelikle bu: bir özgürlük ruhunu paylaşmaya çağırması ve daha fazlası insanı ona kışkırtması!
Gerçek bir edebiyat ve kitap bu değilse nedir?
Hasan Bülent Kahraman