Ben Kastamonu'yum...
Bakmayın şimdi giydiğim yamalı urbaya... Ben huzur şehri zenginlik ve refah ülkesiyim. Küre'nin bakırından Azdavay'ın taşkömürüne Tosya'nın pirincinden Taşköprü'nün sarımsağına... Alın teriyle sulanan nasırlı ellerle çapalanan toprağımın her bir karışından fışkıran nimete bulandım tırpan tırpan tezek tezek emek emek...
Ben Kastamonu'yum...
Evliyalar diyarı şüheda yatağıyım... Biliyorum çoook uzun zaman geçti aradan. Eski heybetim eski ihtişamım kalmadı. Ne de çok değiştim ne de ağır bir çöküntü içindeyim... Bana "Batı'nın Doğusu" diyorlar! Gücüme gitmiyor değil hani. Neydim be bir zamanlar ben... Hatırlıyorum da İbni Batuta adında Afrikalı bir seyyah gelmişti Candaroğlu Süleyman zamanında yurduma. Beş asır önce... Hayran kalmıştı bendeki zenginliğe bendeki bolluğa ucuzluğa refaha... Neden kaçıyorsunuz benden? Neden İstanbul'daki Kastamonulu nüfusu Kastamonu'dakini üçe beşe katlıyor? Neden toprağımda doğanı toprağımda tutamaz oldum? Neden insanımı besleyemez hale geldim? Çoraklaştım güçsüzleştim dermansız kaldım?.. Benim çok gücüme gidiyor "Batı'nın Doğusu" olmak... Ya sizin?..