İnsanlık tarihi neredeyse din adı ve hesabına çıkartılan savaş ve katliamların tarihidir. Her bir din mensubu için öbürü fazladandır bu dünyada. Ve hiçbir din yok ki kendinden önce varolan veya varolanlarla savaşmadan kendine yer açabilmiş olsun. İnsanlık için esenlik vaat eden dinler aynı zamanda vuruşmayı da mı emrederler?
Filozoflar sosyologlar din adamları tarihçiler halkbilimciler bu karmaşık sorunu tartışa dursunlar...
Ne sonuç çıkartırlarsa çıkartsınlar elde ettikleri hiçbir sonuç Madımak'ı izah etmeye yetmez. Çünkü o bir vahşetti. İnsan türünün dağda-ormanda-mağarada kalmış damarı ile suboylarına tarlaya eve kente inmiş damarı arasındaki farktı.
İnsan türünün kaç bin yılda bu evrimleşmeyi gerçekleş-tirdiğini düşünecek olursak kimi kalıntıları da anlayabiliriz.
O otuz beş canın hayatta kalan tanıyan tanımayan Türkiyeli Avrupalı başka milliyetlerden başka inançlardan düşünce-sanatçı dostları onları yaşatmak anmak adına mağarada yaşamak mağaralı kalmak yerine mağara duvarlarına resimler yaptılar.
Oratoryo türkü şarkı bestelediler şiir öykü roman yazdılar. Heykeller yaptılar.
Mağara sakinlerini bundan daha çok çıldırtacak kalmışsa azıcık insan damarları onu anımsatacak başka bir şey olamazdı.
Alper Akdeniz de şiirleriyle bu uğraşa bir damla olarak katkıda bulunuyor; şiir sanatının inceliklerini göz ardı etmeden. Şiirleri ile biz geride kalanları ağıda değil umuda çağırıyor.
Umut insanda.
Ali Balkız