"...Beyaz keçi dağa çıktığında orada tam bir bayram havası yaşandı... Yaşlı çamlar o güne kadar keçinin hiç böyle güzelini görmemişlerdi. Onu küçük bir kraliçe gibi karşıladılar... Kestane ağaçları bu emsalsiz güzellikteki keçiyi dallarının uçlanyla okşayabilmek için dallarını yerlere kadar eğiyorlardı. Geçtiği yollar üzerinde sapsarı katırtırnaklan açıyor ve en güzel kokularını yayıyorlardı... Bütün dağ sanki Blanquette için bayram şenliği düzenlemişti.
Keçimizin dağ başında ne kadar mutlu olduğunu var sen düşün Gringoire! Artık ne ip var ne de kazık... Canının istediği gibi hoplayıp sıçramasına dilediği gibi otlamasına engel olacak hiçbir şey yok!... Asıl otun bolluğu oradaydı; üstelik boynuzlarını geçecek kadar dostum!.. Hem de ne ot!.. Son derece lezzetli ipince içinde binbir bitkinin bulunduğu dantel gibi yumuşacık otlar!.. Bu çitteki çayırdan bambaşka güzellikte bir şeydi... Ya o çiçekler!.. İri iri açan mavi çançiçekleri uzun sapları üzerinde kıpkırmızı yüksükotları; saldıkları basdöndürücü türlü çeşit kokularla dolup taşan kocaman bir yabani çiçek ormanı!.."