Aşklar Ve Baharatlar yaşamla ölümün can yakıcı iç içeliğinin aşkın ve direncin romanı. 17 Ağustos 1999 gecesi saat 03:02'de başlayan roman; bir yanı ile ülkeyi sarsan bu felaketi çok boyutlu irdelerken bir yanı ile de bireyin iç çatışmalarını tinsel açmazlarını sorguluyor. Edebiyatın hayattan kovulduğu insansız bir edebiyat anlayışının yaygınlaştığı tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde yazar tam da hayatın içinden insanı merkeze alarak lirik ve yetkin bir dille sesleniyor okura.
Aşklar Ve Baharatlar'da kendisiyle ve hayatla yüzleşen birey; aşkın ve aldanışın ne olup olmadığını sorgularken bütün sonların bir başlangıcı içerdiği gerçeğini de vurguluyor. Ya da bütün başlangıçların bir sonu...
Güçlü psikolojik analizler ve ustalıkla yoğrulmuş dil roman kurgusunu sahici kılıyor ve bu sayede okur roman kişileri ile aynı zamanda ve mekânda buluşabiliyor. On binlerce insanın yaşamını kaybettiği milyonlarca insanın büyük alt üst oluşlar ve savruluşlar yaşadığı 45 saniyelik bir zaman diliminin sorgulaması; yanılsama ve gerçeklik burada kalmak ya da uçuruma yürümek direnmek ya da vazgeçmek... Yazar bir yandan tedirgin ederken öte yandan direnci ve umudu var ediyor. İnsanın yeryüzündeki trajik gerçeğini ölüme karşı yaşamı savunarak aktarıyor okura. Roman evrensel olguları yaşamın içinden süzerek görünür kılarken bir yanıyla da kadının iç dünyasını cesur bir dille irdeliyor; aşk evlilik aldatma ve cinsellik...
İçindeki aynadan yansıyanları görmekten korkmayanlar için yazılmış bir roman "Aşklar Ve Baharatlar".