Tarihi gerçeklerin inanılmaz bir şekilde çarpıtıldığı ve Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir saldırı aracı olarak kullanıldığı günümüzde tarihe sahip çıkmak ve gerçekleri savunmak bir görev olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye'ye ve dünyaya gerçekleri tekrar tekrar haykırmak duymayanlara ya da duymak istemeyenlere duyurmak bu çok yönlü saldırıya set çekmenin bir yolu olarak görünüyor.
Türkiye'ye karşı yürütülen saldırı kampanyasının en büyük hedeflerinden birinin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu biliyoruz. Başka konularda ve alanlarda olduğu gibi Mustafa Kemal'le ilgili gerçeklerin çarpıtılmasını da ibretle izliyoruz. Kuşkusuz her lider her tarihi kişilik eleştirilebilir araştırılabilir. Ancak temelsiz iddialar ve haksız suçlamalar daha farklı bir şeydir. Bunlar karşı karşıya olduğumuz iddiaların iyi niyete ve saf bir bilgisizliğe dayanmadığının ve bilinçli bir saldırının göstergesidir. Dünyada özgürlüğün ve insan haklarının temel direklerinden biri olan eşsiz bir devrimciye özgürlük insan hakları ve demokrasi konusunda yöneltilen eleştiriler ve suçlamalar ise her türlü tanımlamanın ötesindedir.
Mustafa Kemal ve Çağı insanlık tarihinde en büyük yeniliklerin değişikliklerin ve devrimlerin yaşandığı bir çağdı. Ve hala kapanmadı.