Bu büyük bir hikaye Ömer Seyfettin'in iki yönlü siyasi düşüncesini yansıtmaktadır. Büyük bir vatansever olarak bilinen yazar Osmanlı Devletine olan sadakatini bir ermeni gencinin şahsına vermektedir. Ordu mensu olmasından dolayı savaşçı bir ruha sahip olan Ömer Seyfettin üç kıta'ya hakim devletinin yıkılışından büyük üzüntü duymuştur. O'nun milliyetçiliği devletinin hayatına kasteden azınlık ayaklanmalarına karşı bir tepkinin ifadesidir. Devlete hakim unsur olan Türk varlığını inkara kaçmadan Osmanlı Birliği'nin lüzumuna inanır. Eserde Ömer Seyfettin "Osmanlılık" ve "Türklük" kavramının mükemmel bir terkibini yapmıştır. Yüzyıllarca; birbiriyle hiçbir soy bağı olmayan bir karma toplumu- en küçük bir kargaşılığa meydan vermeden- bir millet olarak yöneten osmanlı siyasetinin başarı sırrı bu terkip değil midir? Ancak; konunun işlendiği dönemin bazı politikacıları ve aydınları Ömer Seyfettin'e benzeyememiş. Büyük Türk devletini sözde kardeşlik eşitlik vb adına darmadağın edip enkazı üstüne milli olmayanı kurmak uğrunda boşuna çabalamışlar.
Oysa ki bunu yapacakları yerde; hazır olanı korumaya gayret gösterselerdi Türklüğe ve devlete hizmetin zirvesine ermiş olurlardı...
İlk defa 1918 yılında basılan bu eseri 90 yıl sonra tehrar yayınlayarak Türk düşünce hayatına kazandırmanın yararlı olacağını umuyoruz. Konusunun taşıdığı önem bakımından değerini hala muhafaza eden bu eseri bugünkü Türk insanının (özellikle de politikacıların ve mozaikçilerin mutlaka okumasını isteriz.