Şehir kuşatmış çevremizi. Dar alanlar sınırlı mekânlar sıkışık zamanlar. Düşlerimizi düşüncelerimizi de kısıtlamış şehrin duvarları. Bozkır ise kuşatmaz sınırlamaz engindir uzaklara uçsuz bucaksız topraklara bilinmeyene doğru çeker.
Gökyüzünün boşluğa nasıl masmavi serildiğini
ak bulutların onun üzerinde nasıl oynaştığını toprağın ve suyun yeryüzünde nasıl hafifçe yuvarlanarak uzandığını
sonsuzluğu hayatı ölümü düşünmek hayal kurmak için bozkırda olmak gerekir: Bir dere kenarında demiryoluna bakan bir yamaçta oturmak iki uzak köyü bağlayan taşlı topraklı bir yolda ağarmış tarlalarda kızgın güneş altında gece ayazında ya da karlara bata çıka saatlerce yürümek... Çorak gözükse de zengindir bozkır; düşleri yeşertir hayalleri filizlendirir uzakları gösterir.
Bozkır Kitabı şehrin yorgunluklarını gideren hayalgücünü tazeleyen bir Tuncer Erdem anlatısı. Kafa dinlemeyi sevenleri çekip götüren bir kitap.