Madem ki edebiyatımız Tanzimat'tan beri bu edebiyatın tesirinde kalmış o halde Batı'yı sanatçılariyle sanat eserleriyle hiç olmazsa bu eserlerden dikkatle seçilmiş orijinal metinleriyle tanımak zorundayız. Hattâ bu işi mukeyeseli edebiyat dersleri şeklinde yürütmeliyiz. Tesirinde kaldığımız insanların hayata bakış biçimi bakış açısı nedir bunu bizzat eserlerinde görmeliyiz.
Batı'yı öğrenmek tanımak bilmek Batı'nın metotlariyle yerli malzemeyi işlemek başka Batı'lı bir hüviyete kişiliğe bürürünüp Türk'e göre sahteleşek dejenere olmak tereddiye uğramak başkadır.
Mevlânâ; "Gel gel ne olursan ol gene de gel" derken geleni kendine benzeteceğinden emindi. Biz neden yabancıyı okumaktan tanımaktan korkuyoruz? Bize millî eğitimimiz şahsiyet kazandıramıyor mu yoksa?
(Önsöz'den)