Dünya büyük bir manevî buhran geçiriyor. Manevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık bir veba bir taun felaketi gittikçe yer yüzene dağılıyor. Bu müthiş sâri illete karşı İslam cemiyet ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş kokmuş tefessüh etmiş bâtıl formülleriyle mi?
Yoksa İslam cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı?
Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum...
Yalnız Kur'an'ın tesis ettiği tevhid (Allah'ın varlığı ve birliği) ve iman esası üzerinde işliyorum. ki
İslam cemiyetinin ana direği budur.
(Bediüzzaman'ın Tarihçe-i Hayatı kitabından)