İnsanı herhangi bir davranışı yapmaya veya ondan uzak durmaya sevkeden iki sebep vardır: Birincisi vahiy yani din ikincisi hevâ yani arzulardır. İslam insanı arzularının ve ihtiraslarının tutsağı olmaktan kurtarıp vahiy yoluyla bildirilen ilahi hakikatlere yöneltmek için gönderilen hak dindir. Haz lezzet şehvet ve menfaat arayışlarıyla hırs ve ihtirasların bütününü ifade eden hevâ dince belirlenen ilkeler tarafından denetlenmez dizginlenmez ve kontrol altına alınmazsa fertler ve toplumlar için helak sebebi olur. Nitekim Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de: "Eğer hak onların arzularına uysaydı gökler ile yer ve onlarda bulunanlar elbette bozulur giderdi." Buyurmaktadır. (el-Müminun 23/71) Modern din anlayışında bu temel hüküm göz ardı edilmekte ve her türlü "değişim" neredeyse kutsanmakta dolayısıyla dini hükümlerin de bu değişime ayak uydurması yani "değişmesi" istenmektedir. Hâlbuki son ve hak din İslam "değişmek" için değil "değiştirmek" için gelmiştir.