Egemen toplumsal düşünce eski (Avrupa-merkezli dönemde) Batı-merkezli bozulmanın damgasını taşımaktadır. Bu bozulma tek bir cümleyle özetlenebilen bir düşünce tarzına hizmet eder: Avrupa'nın (bugün Avrupa/Birleşik Devletler/Japonya üçlüsü) gelişmenin meydan okumasına karşı koymak için benimsediği yol diğer kıtalara kendi sorunlarını çözmek için izlemeleri gereken yolu göstermektedir. "Azgelişmişlik" geçici geç kalmışlıkla eşanlamlıdır. Bundan burada bizi ilgilendirdiği için kendi köylü sorununa çözüm bulan Avrupa'nın benimsediği yolun Asya Afrika ve Latin Amerika'nın sırasıyla izleyecekleri yol olduğu sonucu çıkar: Köylü toplumlarının gitgide yok olmasını ve kırsal nüfusun diğer kent etkinliklerine geçmesini kabul etmek. Bu perspektifte reel olarak var olan kapitalizmin küresel yayılmasında kendiliğinden var olan kutuplaşma yok sayılmıştır. Gelişmişlik ve az gelişmişlik artık yalnızca aynı madalyonun iki yüzü olarak anlaşılmaktadır. Ve Batı-merkezli bozulma (kendisi de büyük ölçüde egemen toplumsal düşünceyi tanımlayan ekonomist determinizm tarafından üretilen) küreselleşmiş kapitalist sistemin mantığının buna olanak vermediğini açıkça unutarak kararını bildirir: "Bizim gibi yapınız"!