Paul Johnson'ın Entellektüeller'i kendi ifadesiyle 'insanlara işlerini nasıl görecekleri konusunda nasihat eden'; geleneğe toplumun ahlaki ve manevi değerlerine kayıtsız kalan; mevcut siyasi ve iktisadi düzeni eleştiren; bunların yerine bireysel aklın ürünü olan felsefi siyasi ve ahlaki sistemler öneren; topluma rehberlik iddiasında olan 'önde gelen belli başlı entellektüelleri' inceliyor. 'Orta Çağ'ın ruhban sınıflarından boşalan yeri dolduran bu seküler entellektüel' soruşturması şu çerçevede yürütülüyor:
- Bu entellektüellerin insanlara nasihat etmek yol göstermek konusunda ahlaki ve hükmi ehliyetleri var mı?
- Düşüncelerinde tavır ve davranışlarında her zaman tutarlı oldular mı?
- Kendi vazettikleri düşüncelere ve değerlere kendileri de bağlı kaldılar mı?
- Üzerlerine vazife olmayan ya da yeterince bilgili ve uzman olmadıkları alanlarda da gelişi güzel hükümler verdiler mi?
- Para şöhret veya siyasi ve ideolojik amaçlar için diğer insanları istismar ettiler mi?
- İşlerine gelmeyen gerçekleri görmezden geldiler ya da saptırmaya kalkıştılar mı?
- Diğer entellektüellerle aileleriyle ve çevrelerindeki insanlarla ilişkileri nasıldı?
- Angaje oldukları izm'ler uğruna şiddeti savaşı ırk ve sınıf ayrımı vs. meşru ya da mazur gördüler mi?
- Nihayet 'İnsanların faydasına insanlar için' ürettikleri düşüncelere ideolojilere ütopyalara insanların üstünde insanlardan daha fazla değer verdiler mi?
Yazar bu kontekstte 21 entellektüel seçmiş. Kitap 'modern entellektüellerin ilki arketipi ve pek çok açıdan en nüfuzlusu' olan fikirleriyle -Voltaire'le birlikte- 1789 Fransız İhtilali'nin hazırlayıcısı ve de Romantizmin kurucusu kabul edilen büyük filozof Jean Jacques Rousseau ile birlikte başlıyor.