Geçtiğimiz yüzyılın son on beş yılında en çok yazılan ve konuşulan konularından biri küreselleşme tartışması olmuştur. Bu insanlık idealinin cisimleştiğini ya da o yolda olduğunu kasteden tartışma; Afrika kıtasındaki açlık ve kabile savaşları Avrupa ve Asya'daki dinsel ve etnik kökenli çatışmalar gelişmekte olan Çevre ülkelerindeki ağır iktisadi bunalımlar ve nihayet Merkez kapitalist ülkelerde yaşayan insanların yabancılaşma ve işsizlik problemleri üzerinden yapılmaktadır. Bu bağlamda yirminci yüzyıl biterken; sermayenin uluslararasılaşmasında önemli mesafelerin alındığı ve özellikle mali sermayedeki küreselleşme olgusunun Dünya kapitalizmi için yeni açılımlar getirdiği gerçeği gözardı edilemez. Bu çalışma özellikle mali sermayenin küreselleşme koşullarını tarihsel olarak ortaya koymak ve Dünya kapitalizmi açısından getirdiği sonuçları teorik bazda ele almak amacındadır.
1997 Temmuz ayının birinci günü Tayland'da başlayan finans krizinin önce Doğu Asya daha sonra diğer bölgelerde etkisini göstermesi Finans piyasalarındaki küreselleşmesi olgusunun geldiği noktayı gözlemlemek açısından ilginç bir deniyimdi. Bu deneyim daha önce yaşanan deneyimlerden en azından biçim olarak farklıydı. Bu biçimi keşfetmek ve Dünya Ekonomisinin küreselleşme tartışmalarının en hararetli döneminde olduğunun bilinciyle şu soru sorulabilir?: "Bu noktaya nasıl gelindi? Aşırı üretim krizleri devam ediyor mu? Daha önce mali sermayenin (Finans piyasalarının) ulaştığı düzey üretimden bir kopuşu mu ifade ediyor? Bu süreç en çok hangi ülke veya ülkeleri nasıl etkiledi?".