Günümüzde kitle iletişim araçlarının izlemiş olduğu akıl almaz ve baş döndüren gelişme çizgisi teknolojinin özellikle 1990'lı yıllardan başlayarak orataya çıkan açılımına paralel olarak on beş ya da yirmi yıl öncesine oranla etkileyici bir iletişim kolaylığını da beraberinde getirmiştir. Ancak burada dikkatten kaçırılmaması gereken önemli ögelerden biri de böylesine gelişmiş toplumsal yaşamda etkin ve kalıcı rol oynayan kitle iletişim araçlarının gerek insan gerekse toplumsal düzlemdeki faaliyetlerinde sahip olması gereken etik boyuttur.
Kuşku yok ki etkin ve hızlı gelişen teknoloji ve buna paralel olarak açılım sağlayan kitle iletişim araçlarının hızına uygun olarak ortaya konulacak yasal önlemlerin bu hıza anında ayak uydurması güçtür. Etik kurallar ise yasal düzenleme ve önlemlerden farklı olarak kendi doğasında barındırmış olduğu esneklik ve yorumsal özgürlük sayesinde bu knuda uygulama alanına daha uyumlu bir görünüm vermektedir. Elbette böylesi bir durum yasal alt yapı oluşumuna kadar geçecek süreçte ve bu alt yapının oluşumundan sonra da uygulama alanına belli bir rahatlamayı getirir niteliktedir. Nitekim gazetecilerin ve kitle iletişim araçlarının özellikleri dolayısıyla yasal denetimden çok etik bir uygulama çerçevesinde kendilerini sürekli denetlemeleri de aslında kitlesel iletişim doğası gereğidir.