Zaman uzamında varlık alanına çıkan her toplum gibi klasik Osmanlı toplumu ve O'nun ürettiği uygarlık deneyinin de anahtar öğesi insandır. Osmanlı medeniyetine insan merkezli yaklaşım doğal olarak klasik Osmanlı asırları boyunca toplum sistemini besleyen kültür enerjisinin hangi aydınlanma felsefesi ile nasıl üretildiği ve biyolojik doğumla sosyal bünyeye katılan insan kaynağının nasıl bir sosyo-kültürel doğuma tabi tutulduğu sorularını gündeme getirmektedir. Çünkü somuttan soyuta doğru Osmanlı'nın askeri siyasi iktisadi ve kültürel davranışları ile -bu davranış yapılanmasını değişen şartlara dinamik uyarlamak üzere- fert ve toplum ölçeğinde insan kaynağını inanç-düşünce-eylem bazında yeniden üretme sorunu netice itibariyle sosyal mutfak konumundaki düşünce ve eğitim hayatında düğümlenmektedir.
Toplumun tarihi kaderi üzerinde belirleyici rolüne işaret edilen klasik dönem Osmanlı düşünce ve eğitim hayatının medrese- endurun-tekke kurumları etrafında yoğunlaştığı bilinmektedir. Ve tabi kurumsal kişiliğinde düşünce üretme ve insan yetiştirme işlevlerini bütünleştiren medrese söz konusu yelpazede ayrı bir yere ve öneme sahip olmuştur. Bu tarihsel sonuç medresenin- başta enderun ve tekke olmak üzere Osmanlı toplumunun resmi ve sivil diğer geleneklerini güdümleyici rolüyle ilişkilidir.